İşitme kaybı doğuştan olabileceği gibi çeşitli nedenlerle sonradan da gelişebilmektedir, doğuştan ya da sonradan olan çocuklar dil-konuşma, iletişim, bilişsel ve sosyal gelişim alanlarında gecikme göstermektedir.
İşitme engelli çocukların gelişim basamaklarını zamanında takip edebilmeleri ve gelişimlerinin sekteye uğramaması için erken tanı ve tedavi önem arz etmektedir. İşitme kaybının tipleri ve dereceleri bulunmaktadır. Hastaların işitme kaybı tedavi ve rehabilitasyon sürecinde var olan kaybın tipi ve derecesi göz önünde bulundurulmaktadır. İşitme kaybının dört tipi bulunmaktadır. İletim tipi işitme kaybı; dış kulak ve/veya orta kulaktaki problemlerden kaynaklanmaktadır. Sensörinöral tipte işitme kaybı; koklear patolojiler ve 8. Sinir fonksiyonunun etkilenmesinden meydana gelmektedir. Mikst tip işitme kaybı; genellikle orta kulak enfeksiyonlarının veya otosklerozun iç kulağı da etkilemesi sonucu ortaya çıkmaktadır. Santral işitme kaybı; işitme siniri, beyin sapı ve beyindeki merkezlerin fonksiyon bozukluğundan kaynaklanmaktadır.
İşitme kaybının tedavisinde; kayba neden olan hastalık, işitme kaybının derecesi, tipi, başlangıcı, hastanın yaşı, mesleği gibi faktörler göz önüne alınarak planlanmaktadır. Özellikle çocuklardaki işitme kaybının başarılı bir şekilde tedavi edilebilmesi, işitme kaybının erken fark edilebilmesine bağlıdır. Amaç; çocukta duyarak ve konuşarak iletişimi sağlamak, iyi bir konuşma düzeyi oluşturmak ve sonuçta topluma uyumunu sağlamaktır.
İşitme kaybı doğuştan ya da sonradan olan çocuklar dil-konuşma, iletişim, bilişsel ve sosyal gelişim alanlarında gecikme göstermektedir. İşitme engelli çocukların gelişim basamaklarını zamanında takip edebilmeleri ve gelişimlerinin sekteye uğramaması için erken tanı ve tedavi önem arz etmektedir. Ülkemizde 2004 yılında başlatılan ulusal yeni doğan işitme taramaları ile hastaneden taburcu olmadan önce tüm bebeklerin işitmeleri kontrol edilmektedir. Yeni doğan taraması ile konjenital işitme kaybı olan bebeklerin 0-3 ay içinde tespit edilip, 6. aya kadar cihazlandırılması hedeflenmektedir. Yapılan çalışmalarda da 0-6 ay içerisinde tanılanan bebeklerin 6. aydan sonra tanılanan bebeklere göre dil gelişimlerinin anlamlı ölçüde daha iyi olduğu belirtilmiştir.
İşitme kaybı olan çocuğa; odyolojik değerlendirme ve tanı sürecini takiben işitme cihazı uygulaması yapılmaktadır. İşitme cihaz uygulaması, çocuktaki işitme kaybının derecesine ve tipine bağlı olarak yapılmaktadır. Çocuğun rezidüel işitmesinin en iyi şekilde kullanılması için doğru cihaz ve doğru uyarlama yapılması çok önemlidir. Cihazlandırma sürecinden sonra çocuğun cihazdan fayda görüp, görmediğini tespit etmek için belirli periyotlarda çocuğun gelişimi takip edilmektedir. Doğuştan ileri, çok ileri derecede sensörinöral işitme kaybı olan ve işitme cihazından istenen düzeyde yarar görmeyen çocuklar için koklear implant uygulanmaktadır. Erken tanılamayı takiben cihazlandırma ve koklear implant uygulanan çocuklara hemen ardından erken dönemde aile eğitimi ve işitsel rehabilitasyon eğitimi verilmektedir. Yapılan çalışmalarda erken dönemde işitme kaybının tespit edilerek çocuğun cihazlandırılması ve eğitimine başlanması, dil gelişiminin gerçekleşmesini sağlamakta, diğer gelişim alanlarında da gecikmeleri büyük ölçüde azalttığı belirtilmektedir.
İşitsel rehabilitasyon; işitme kayıplı bireylerin yeterli alıcı ve ifade edici iletişim becerilerinin geliştirilmesi için gerekli olan prosedür ve hizmetleri kapsamaktadır. İşitsel rehabilitasyon, işitme kaybına bağlı olarak gelişiminde ortaya çıkan kısıtlılıklardan korumak ve kısıtlılıkları minimuma indirebilmek için işitme kayıplının yeteneklerini geliştiren ekolojik, etkileşimli bir süreçtir. İşitsel rehabilitasyon; işitme engelliler öğretmeni, odyolog ve odyoloji ve konuşma bozuklukları uzmanları tarafından verilmektedir. Ayrıca multidisipliner çalışmaya önem verilmekte, ihtiyaç dahilinde psikolog, dil-konuşma terapisti ve özel eğitim öğretmenleri ile eşgüdümlü çalışma desteklenmektedir. Ülkemizde işitme engelli bireylerin işitsel rehabilitasyon eğitimleri özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri tarafından verilmektedir. Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri devlet destekli olup bireyler ücretsiz eğitim almaktadır. Eğitimlerin verimini arttırmak için aile eğitimi çok büyük önem taşımaktadır. İşitsel rehabilitasyon eğitimini veren kişi aynı zamanda aileye rehber olmaktadır. İşitme engelli çocuğun gelişimi bir bütün olarak değerlendirilip, eksik veya geride kalmış noktalarda desteklenmeli ve aileye uygun yönlendirme yapılmalıdır.
* İşitsel rehabilitasyon aşamaları ;
1.Sesi Farketme/Dinleme
2.Sesi Ayırt etme
3.Sesi Tanıma
4.Sesi Anlamlandırma/Yorumlama
1- Fark etme, Dinleme becerisinin en temel ve basit olan basamağıdır. Bu basamakta çocuklar sesin varlığını ya da yokluğunu fark edebilirler. Fark etme, sesin iç kulaktaki kirpiksi sinir hücreleri gibi duyuşsal algılayıcılar tarafından algılanarak beynin işitme merkezinde akustik uyaranlar olarak kişi tarafından tanımlanmasıdır. Bu basamakta çocuk çevresindeki sesleri fark etmeyi ve sese odaklanmayı öğrenmektedir. Bir başka değişle sese dönüt vermeyi ya da sessizlikte eylemsiz kalmayı öğrenmektedir. Fark etme basamağına en iyi örnek saf ses odyometre testlerinde çocukların ses sinyallerine dönüt vermesidir. Bu basamakta çocuk çevresindeki seslerin farkına varabilir ve kendi ismi söylendiğinde ya da ses duyduğunda konuşma benzeri sesler üretebilir. Başlangıçta çevrede ses oluştuğunda çocukların dikkati bu seslere çekilebilir. Örneğin: “Kapı mı çaldı?”, “Köpek mi havlıyor?”, “Anne mi çağırıyor ?” gibi.
2- Ayırt etme; Fark etme basamağına göre daha üst düzey beceriler gerektirmektedir. Bu basamakta çocuğun seslerin ne anlama geldiğini bilmesine gerek yoktur. Ancak “iki sesin aynı mı?” yoksa “farklı sesler mi?” olduğunu ayırt edebilme becerisine sahip olması gerekmektedir. Bu basamakta çocuk uzun ve kısa sözceleri ayırt etmekte zorlanmazken (ev/bahçe), eşit uzunluktaki sözceleri (gelme/koşma/gitme) ayırt etmede zorlanmaktadır. Aynı zamanda çocuk sesin kalitesini, şiddetini, süresini ve perde farklılıklarını ayırt edebilme becerilerini geliştirmektedir.
3- Tanımlama; Bu basamakta çocuk konuşma seslerini çevre seslerinden ayırt etmeye ve söylenen basit sözceleri ya da tümceleri tekrarlamaya çalışmakta ve söylenen nesnelerden bazılarını işaret ederek ya da bakarak tekrar etme çabası içine girmektedir. Bu basamak çocukların, konuşmanın hem parçasal ve hem de parçalar üst özeliklerindeki farklılıkları ayırt etmeye ve aynı zamanda ses bilgisel kuralları çözümlemeye başladıkları ve geliştirdikleri dönemi kapsamaktadır. Bu aşamada çocuklar, konuşmanın parçalar üstü özellikleri olan süre (kısa/uzun), konuşma hızı (hızlı/yavaş), şiddet (yumuşak/yüksek), perde (alçak/yüksek perde ya da tiz/kalın) ve vurgu farklılıklarını (konuşmadaki vurgu örüntüleri) algılar ve ayırt ederler. Bunların yanı sıra konuşmanın parçasal özellikleri olan /b/, /m/ ya da /s/, /t/ ve benzeri gibi farklılıkları da algılayıp ayırt edilebilme becerilerini de geliştirirler.
4- Anlamlandırma-Yorumlama; Dinleme becerisinin en zor ve en üst basamağıdır. İşitsel mekanizmanın en son hedefini kapsamaktadır. Anlama, bireyin geçmiş yaşantıları ve dil bilgisel deneyimleri yardımı ile kendisine ulaşan akustik iletileri ya da uyaranları algılaması, anlaması ve sonucunda iletiyi ya da çevre sesini anlamlı hale getirmesidir. Dinleme becerisinin etkin biçimde kullanılabilmesi için bahsi geçen dört basamağın çocuklarda doğru bir biçimde gelişmesi gerekmektedir. İşiten çocuklar için büyük önem taşıyan duyma ve dinleme, işitme kanalındaki engellemeler nedeniyle işitme engelli çocukların dil ediniminde, konuşmayı anlamada ve üretiminde önemli sorunlara neden olabilecektir.
İşitme cihazları kişisel ihtiyaç ve tercihlerinizi en iyi şekilde karşılamak için özelleştirilmiştir.
Farklı stil ve renklerde mevcuttur ve çeşitli işlevselliklere sahiptir.