İşitme cihazı nedir?
İşitme kayıplı bir bireyin işitme ve sözel iletişim kurma yeteneğinin en yüksek düzeye çıkartılması amacıyla sesi amplifiye (yükseltme) ederek ve bazı yönleriyle değişikliğe uğratarak kullanıcıya ileten elektronik cihazdır.
İşitme Cihazları Tarihsel Gelişimi
İşitme cihazı teknolojisinin tarihsel gelişimi 4 ana periyoda bölünmüştür.
1. Akustik Çağ
2. Karbon İşitme Cihazları Çağı
3. Vakum Tüp Çağı
4. Transistör Çağı
Akustik Çağ:
İşitmeyi iyileştirmek amacıyla ilk kullanılan yöntem, kulak arkasına el tutmaktır. Kozmetik olarak iyi görünmemekle birlikte 1000 Hz- 3000 Hz arasında yaklaşık 14 dB’lik bir kazanç elde edilebilir. 17.yy’dan 19.yy’ a kadar konuşma tüpleri, boynuz ve huni gibi akustik amplifikatörler kullanılmıştır.
Karbon İşitme Cihazları Çağı:
Telefonun icadından sonra (1876 Graham Bell) telefon teknolojisi, işitme cihazlarına adapte edilerek, karbon işitme cihazları yapılmaya başlanmıştır. İlk karbon işitme cihazı ABD’de 1902 yılında Miller Rees tarafından yapılmıştır. Basit bir karbon işitme cihazının üç elementi vardır: Karbon mikrofon, bipolar veya monopolar magnetik receiver ve bateri artı iletim kordonları.1932’de manyetik sisteme, kemik receiver eklenerek ilk kemik iletim cihazı yapılmıştır. Bu çağda birçok teknik ve kavram geliştirilmiş ve işitme cihazı teknolojisi gelişmeye başlamıştır.
Vakum Tüp Çağı:
Vakum tüplerinin gelişmesi işitme cihazı teknolojisini de geliştirmiş, karbon mikrofonlar vakum tüp amplifikatörlerle kullanılmaya başlanmıştır. Daha sonra bu tip işitme cihazlarında kristal mikrofonlar kullanılmış, pil küçülmüştür. Automatic Gain Control (AGC) cihazlar gelişmiş, ancak yaygın olarak kullanılmamıştır. İşitme cihazı boyutları küçülmüş, cepte taşınabilir hale gelmiştir. Vakum tüp işitme cihazları, karbon işitme cihazlarından daha yüksek kazanç, daha geniş frekans cevabı ve daha düşük distorsiyon sağlar. 1946’da manyetik mikrofonlar gelişmiştir. Bu çağ aynı zamanda, odyolojinin doğumunu da sağlamıştır.
Transistör Çağı:
Bugünkü işitme cihazlarının temelini oluşturan transistör, 1950’de “Bell Telephone Laboratories” tarafından icat edilmiştir. Bundan sonra işitme cihazları, daha küçük ve daha flexible bir dizayna kavuşmuştur. Silikon transistörler, seramik ve elektret mikrofonlar kullanılmış, gözlük tipi işitme cihazları yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. 1960’larda kulak arkası işitme cihazları gelişmiştir. 1971’den sonra işitme cihazı teknolojisi çok hızla gelişmiş, çok ince elektret / FET mikrofonlar kullanılmış, kulak içi işitme cihazları gelişmeye başlamıştır. AGC, Wide Dynamic Range Compression, analog dijital gürültü azaltma sistemleri kullanılmaya başlanmıştır.
Günümüzde ise artık Dijital İşitme Cihazları kullanılmaktadır. Dijital İşitme Cihazlarında;
• Sesler daha doğal ve net gelir.
• Frekans aralığı daha geniş olduğu için duyulabilecek ses tonları daha fazladır.
• Bilgisayar ile iç ayarları yapıldığından istenilen işitme kaybına göre çok düşük hatayla ayarlama şansı bulunmaktadır.
• İstenmeyen sesleri sınırlama özelliği vardır.
• Ses anlama ve algılamada daha verimlidir.
• Tamamen kendi kendine otomatik ayarlanan ses kontrolü ile değişik ortamlar için seçilebilen hafıza butonları bulunmaktadır.
• Dijital işitme cihazlarında temel prensip; akustik enerji olan ses sinyallerini elektrik sinyaline çevirip, dijital işlemcide işleyerek, doğala en yakın sesi oluşturmak ve hastaların daha rahat işitmelerini sağlamaktır.
İşitme cihazları kişisel ihtiyaç ve tercihlerinizi en iyi şekilde karşılamak için özelleştirilmiştir.
Farklı stil ve renklerde mevcuttur ve çeşitli işlevselliklere sahiptir.